Son zamanların en çok okunan ve en çok takip edilen isimlerinden Nagihan Gökçe Kabal ya da okurlarının tanıdığı ismiyle NG Kabal, Hepimiz Gökyüzü Olmak İsteriz serisinin merakla beklenen 2.5 ve 3. kitaplarını DEX’ten yayımladı. Fantastik edebiyatın yükselişinde şüphesiz ki büyük katkıları olan NG Kabal, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde mimarî restorasyon eğitimi aldı, 16 yaşındayken ilk uzun romanı “Gecenin Hikâyesi Aylema”yı yazdı. Aradan pek çok kitap, pek çok seri geçti ve şimdilerde okurlarının 4. kitabını beklediği Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik serisiyle adından söz ettiriyor. Son olarak DEX Kitap tarafından serinin 3. kitabı Deliler ve Cellatlar yayımlandı, bir de 3. kitaptan önce okunması gereken 2,5 Ejderha ve Yıldız.
NG Kabal kim, neden kısaltılmış isim kullanıyor kitaplarında?
İsmim Nagihan Gökçe Kabal ve arka planda kendimi daha rahat hissediyorum. Yazarken başka biriyim hatta kendimi ,konuşan biri için klavyeyi kullanan ve arada ona küçük önerilerde bulunan biri gibi hissediyorum. Çoğunlukla bir hikaye oluyor ve ben onu anlatmak zorunda hissediyorum, kitaplarım hep bu şekilde kağıda dökülüyor. Hem bu yüzden hem de kitabın üzerine yazmak için çok uzun bir isim olduğunu düşündüm. İki ismimi de çok seviyorum ve beni yansıttığına inanıyorum bu yüzden tek bir isim de kullanmak istemedim ve N.G Kabal olarak çıkış yaptık.
12 kitabınız var, kitaplarınızın ortak derdi neydi? Okurlarınızda ne değişsin istediniz?
Kitaplarımın ortak derdi için yalnızlık diyebiliriz. Yalnız olmaktan her zaman keyif alan biri oldum ve büyüyene kadar bunun bir sorun olarak görüldüğünü ya da hüzünlü bir his olarak yorumlandığını bilmiyordum. Hem kendi açımdan hem de farklı bakış açılarından yalnızlığı tekrar tekrar işlemeyi seviyorum.
Okurlarımda değişsin istediğim bariz bir şey yok, kalabalık bir kitle ve her türlü tepkiye maruz kalsam da günün sonunda çok masum sevenler ve onların içtenlikleriyle baş başa kalıyorum. Ama tüm insanların daha anlayışlı ve daha nazik olmasını dilerdim.
‘Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik’ fantastik bir seri ve yüz binlere ulaşmış, sizce bunu nasıl başardınız? Diğerlerinizden farkınız ne?
Çok hissederek, o evrenden biri gibi yazdığım bir seri ve sanırım bu okurlara yoğun bir şekilde geçti.
Serinizde su, hava, ateş ve toprak diyarları, lordları ve varisleri var ve aslında hepsinin özelliklerine dair yaşam felsefesi var ve bir bütüne ulaşılıyor ya da ulaşılacak aslında. Serinin temel derdini, felsefesini, karakterlerle anlatmaya çalıştığınız alt anlamları soruyorum aslında?
Anlam arayışı ve zor yoldan farkındalık kazanmak. Açgözlü, bencil, fedakar, hırslı, iyimser birçok karakter görüyoruz ve hepsi kendi tarzında aynı amaç için hizmet ediyor. Ve yine hepsi kendisinin doğruyu bildiğini savunuyor. Bu iyi kötü meselesi değil, bakış açısı. Gerçekten herkesin aynı anda haklı olabilmesi mümkün mü? Evet, bunun olduğunu görüyoruz o halde yanlış ya da doğru nedir?
Fantastik gençler arasında çok sevilen bir tür ve tüm dünyada yükselişte, genç yazar adaylarına neler önerirsiniz?
Vakit geçirmeyi en sevdiğiniz yer yazdığınız dünyada bir yer olsun, parçası olun ve orada çiçeklerin nasıl koktuğunu bildiğinizden emin olun.
Farklı türde yazmak istiyor musunuz?
Farklı türler yazıyorum sadece fantastik türde daha iyi hissediyorum. Kafamın içindeki dünyalar benim için bağımlılık haline geldi. Aylarca evden çıkmasam da yaşayabilirim, gözlerim kapalı saatlerce kımıldamadan durabilirim çünkü zihnimde her şey çok net hareket ediyor. Orada asla kaybolmam, yabancılık çekmem ya da endişelenmem.
Okurlarınız daha çok kadınlar neden sizce?
Aslında epey erkek okurum var sadece kadınlar daha ilgili ve daha görünürler. Erkekler imza günleri gibi etkinliklere katılmakta ya da kitaplarla ilgili paylaşımlar yapmakta daha çekingen oluyorlar. Bazen dalgınlıkla “kızlar” diyerek sosyal medyada paylaşım yapıyorum o zamanlar “biz de buradayız” diye güceniyorlar. 🙂 Evet, biliyorum ve orada olduğunuz için mutluyum!
Neredeyse 10 yıldır kitaplarınız yayımlanıyor bu 10 yılda, okurlarınızda ne değişti? Yazarlığınızda ne değişti?
Ben de daha görünür olabilmeyi öğreniyorum açıkçası, bu çok uzun bir yol. Bir noktadan sonra sadece yazar olarak değil karakter olarak da bir şeyleri temsil ediyorsunuz. Daha genç bir kitleye hitap ediyordum ama artık her yaştan kalabalık bir kitleye sahibim, beni kendi çocukları gibi gören anne babalarla da sık sık konuşma şansım oluyor. Kalemimi geliştirmek için kendimi zorlamayı seviyorum ve deneyimlerden faydalanıyorum bu da temeli bozmadan bir değişime neden oluyor. Anlatmak istediğim bir konuyu benim için kolay olan şekilden başka nasıl ifade edebilirim diye düşünmeyi seviyorum.
Türkiyedeki yayıncılık, edebiyat dünyası, yazar dayanışması ya da tartışmaları hakkında ne söylersiniz?
Edebiyata ve yayıncılığa daha çok destek verildiğini görmeyi isterim. Çocukken aklımda bir yayın dünyası vardı. Sıcak, samimi, kitaplarla dolu dolu ve keyifli olacağını hayal ediyordum. İçine girdiğimde daha resmî ve zorlu bir iş dünyası olduğunu gördüm. Kişi ve kurumlardan bağımsız daha çok edebiyat konuştuğumuz daha destekleyici günler diliyorum.
Kendinizi, kitaplarınızı 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz?
Sınırları aşabilmiş, birbirinden uzak kıyısı olan ülkelerin raflarında, farklı uyruklu birçok insanın aynı satırlarda buluştuğu kitapların yazarı olarak. Hem kendi içimde hem fiziksel olarak insan eliyle çizilmiş sınırlardan arınmış olmayı istiyorum.
Bana yer ve zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Çok sevgiler…
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)